Kirasını IBAN ile ödeyenler dikkat! Borçlu çıkabilirsiniz

Türkiye’de ev sahipleri ile kiracılar arasındaki ilişkiler, IBAN üzerinden yapılan kira ödemelerinin mahkemelik olmasıyla yeni bir boyut kazandı. Yargıtay’ın son kararı, bu tür ödemelerdeki hukuki süreçleri ve taraflar arasındaki dengeleri önemli ölçüde etkileyebilir.

Bir ev sahibi, banka aracılığıyla kira ödemesi yapan kiracısının ödeme miktarının eksik olduğunu iddia ederek tahliye davası açtı. Bu durum, özellikle banka tarafından alınan havale ücretlerinin kiracının sorumluluğunda olup olmadığı konusunda tartışmalara yol açtı.

Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Avukat Cansen Erdoğan, “Kiracı-ev sahibi anlaşmazlıklarında, ödeme yöntemleri üzerinde yaşanan tartışmalar, kira bedelinin ödenme şekli kadar önemli hale gelmiştir,” dedi ve ekledi: “Bu tür anlaşmazlıkların çözümünde, Türk Borçlar Kanunu başta olmak üzere, çeşitli kanunlar, mevzuatlar ve düzenlemeler devreye girmektedir.”

Bankaların sunduğu havale hizmetleri, hem Bankacılık Mevzuatı’nda hem de Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerinde düzenlenmiştir. Havale göndericisi, belirli bir miktar parayı, havale alıcısı olarak belirlediği kişiye ödemesi için bankayı yetkilendirir.

Bir mahkeme kararında, kira bedelinin eksik yatırılmasının banka işlemleri nedeniyle oluşan masraflardan kaynaklandığı ve bu nedenle kiracının ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği sonucuna varıldı. Ancak, ev sahibinin itirazı üzerine Yargıtay, bu kararı bozdu.

Yargıtay’ın gerekçesi şu şekilde özetlendi:

Kira borcu, “götürülecek borçlar” kapsamında değerlendirilir ve kiracı, kira bedelini ev sahibine tam ve eksiksiz olarak ödemekle yükümlüdür. Banka tarafından yapılan kesintiler, kiracının sorumluluğundadır ve bu kesintiler ödenmezse, kiracı temerrüde düşmüş sayılır ve tahliye kararı verilebilir.

Bu karar, kiracıların ödeme yöntemleri konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini ve banka kesintilerini göz önünde bulundurmaları gerektiğini gösterdi.

Yargıtay ve Yargıtay Genel Kurulu’nun kararları, hukuki süreçlerde önemli bir referans noktası olarak kabul edilmekte ve tarafların haklarını koruma konusunda belirleyici olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x